Acar | Türkçe | Kuvvetli, güçlü, dinç. |
Acarkan | Türkçe | Gözü pek, atılgan, cesur, nitelikli kimse. |
Adak | Türkçe | Bir dileğin, bir isteğin yerine gelmesi amacıyla kutsal sayılan bir güce adanmış nesne. |
Adal | Türkçe | Adın yayılsın, ün kazan. |
Adanır | Türkçe | Ad alan, ünlenen kimse, şanlı, şöhretli. |
Adar | Türkçe | Erginlik, olgunluk. |
Adıbelli | Türkçe | Herkesçe bilinen, tanınan kimse. |
Adıgüzel | Türkçe | Adı güzel olan. |
Afak | Arapça | Yer ile göğün birleşmiş gibi göründüğü yer. |
Affan | Arapça | İradesiyle kötü şeylerden kaçınan kimse. |
Ağan | Türkçe | Yerin hava yuvarına girince, sürtünmeden dolayı akkor duruma gelen ve ardından bir ışık çizgisi bırakarak geçen gök cismi, akan yıldız, ağma. |
Ağca | Türkçe | Ak renkte, beyaz, oldukça beyaz. |
Ağış | Türkçe | Yükseliş, yükselme. |
Ahsen | Arapça | Çok güzel, en güzel. |
Ahter | Farsça | Yıldız. Talih, şans, uğur. |
Akalın | Türkçe | Dürüst, temiz, namuslu kadın. |
Akanay | Türkçe | Bir yerden bir yere doğru giden kimse. |
Akarsu | Türkçe | Yeryüzünde, yer altında belirli bir yatak içinde, eğim boyunca sürekli veya zaman zaman akan su. |
Akay | Türkçe | Parıltılı ay, ışıklı ay. |
Akbal | Türkçe | Ak bal, beyaz bal, oğul balı. |
Akbaşak | Türkçe | Sonbaharda ekilen, kabuğu beyaz, yumuşak, kışa dayanıklı bir çeşit buğday. |
Akcan | Türkçe + Farsça | Özü temiz, dürüst kimse. |
Akça | Türkçe | Ak renkte, beyaz, oldukça beyaz. |
Akçasu | Türkçe | Berrak su gibi temiz olan. |
Akçıl | Türkçe | Beyazımsı. |
Akdes | Arapça | En kutsal, en kutlu. |
Akel | Türkçe | Doğru, dürüst işler yapan kimse. |
Akgüneş | Türkçe | Güneş gibi parlak ve aydınlık olan kimse. |
Akgüngör | Türkçe | Aydınlık, güzel günler gör" . |
Akpınar | Türkçe | Berrak ve saf suyu olan pınar. |
Aksel | Türkçe | Sel gibi ak" anlamında kullanılan bir ad. |
Akses | Türkçe | Sesi güzel olan. |
Aksın | Türkçe | Sen aksın, temiz ve lekesizsin, doğru ve dürüstsünanlamında kullanılan bir ad. |
Aksoy | Türkçe | Temiz, tanınmış soydan gelen kimse. |
Aksu | Türkçe | Kayalardan sızan tatlı ve berrak su. |
Aksüyek | Türkçe | Soyu temiz olan. |
Aktaç | Türkçe + Farsça | Beyaz taç. |
Aktuna | Türkçe | Gösterişli, görkemli dürüst kimse. |
Akün | Türkçe | Dürüstlüğü ve iyiliğiyle ün yapmış kimse. |
Akyıldız | Türkçe | Çoban yıldızı. |
Ala | Türkçe | Karışık renkli, çok renkli, alaca. |
Alakuş | Türkçe | Tavus kuşu. |
Alaz | Türkçe | Alev. Ağaçsız, açıklık yerler. |
Âlemşah | Arapça + Farsça | Tüm dünyanın hükümdarı. |
Algün | Türkçe | Günün henüz kızıl olan durumu. |
Alışık | Türkçe | Herhangi bir duruma alışmış olan. |
Alkan | Türkçe | Kırmızı kan. |
Alkım | Türkçe | Gökkuşağı. |
Alkor | Türkçe | Kırmızı ateş, köz. |
Almıla | Türkçe | Kırmızı elma. |
Alsan | Türkçe | San al, şanın, adın duyulsunanlamında kullanılan bir ad. |
Alsoy | Türkçe + Arapça | Ünlü bir soydan gelen kimse. |
Altaç | Türkçe + Farsça | "Taç takın" anlamında kullanılan bir ad. |
Altan | Türkçe | Kızıl tan. Hakan, sultan, padişah. |
Altın | Türkçe | Parlak sarı renkte, kolay işlenen, değerli paslanmaz maden. |
Altınay | Türkçe | Üstün nitelikli, değerli kimse. |
Altınışık | Türkçe | Üstün nitelikli, değerli, aydın kimse. |
Altınışın | Türkçe | Üstün nitelikli, değerli, aydın kimse. |
Altıniz | Türkçe | Üstün nitelikli, değerli kimse. |
Altıntaç | Türkçe + Farsça | Altın taç takınmış kimse. |
Andaç | Türkçe | Armağan.Evlat, nesil. |
Andelip | Arapça | Bülbül. |
Angın | Türkçe | Tanınmış, ünlü. |
Anıl | Türkçe | Amaç, erek. Yavaş, ağır. |
Aral | Türkçe | Birbirine yakın adaların oluşturduğu topluluk, takımada. |
Aran | Türkçe | Kuytu, sıcak yer. |
Araz | Türkçe | Esenlik, mutluluk. |
Arda | Türkçe | Hükümdar veya kumandan asası. |
Arı | Türkçe | Temiz. |
Arıcan | Türkçe + Farsça | Temiz, doğru kimse. |
Arıç | Türkçe | Barış. |
Arıel | Türkçe | Dürüst, temiz, namuslu. |
Arın | Türkçe | Temiz, arı, saf. |
Arınç | Türkçe | Temiz, saf, arı. Barış, huzur. |
Arıpınar | Türkçe | Berrak akan pınar. |
Arısu | Türkçe | Berrak akan su temiz ve dürüst olan kimse. |
Arkın | Türkçe | Yavaş, ağır, sakin. |
Armağan | Türkçe | Birini sevindirmek, mutlu etmek için verilen şey, hediye. |
Arman | Türkçe | Dürüst, doğru, güvenilir kimse. |
Arsal | Türkçe | Arı gibi temiz, çalışkan. Kumral. |
Aru | Türkçe | bk. Arı |
Asalet | Arapça | Soyluluk. |
Aslıhan | Türkçe | Han soyundan gelen. |
Asu | Türkçe | Yaramaz, haşarı çocuk. |
Aşkın | Türkçe | Belli bir süreyi aşmış, ötesine geçmiş. |
Atanur | Türkçe + Farsça | Atası aydın, bilge olan kimse. |
Atılay | Türkçe | bk. Atalay |
Avunç | Türkçe | Avunma, teselli. |
Ay | Türkçe | Yer yuvarlağının uydusu olan gök cismi, kamer. |
Ayaltın | Türkçe | Ay ve altın gibi parlak olan. |
Ayas | Türkçe | bk. Ayaz |
Ayataç | Türkçe | "Ey büyüklenen sevimliçocuk1" anlamında kullanılan bir ad. |
Aycan | Türkçe + Farsça | "Ey sevgili" anlamında kullanılan bir ad. |
Aydar | Türkçe | Çocuğun ensesindeki saçlar, perçem. |
Aydeniz | Türkçe | Ay gibi güzel, deniz gibi coşkulu olan. |
Aydın | Türkçe | Işıklı, pırıltılı, aydınlık. |
Aydınay | Türkçe | Aydan daha güzel ve parlak olan. |
Aydinç | Türkçe | Ay gibi dinç olan. |
Aydoğan | Türkçe | Ay gibi doğan. |
Aydolun | Türkçe | Dolunay, mehtap. |
Aygün | Türkçe | Ay gibi güzel, güneş gibi parlak olan. |
Ayhan | Türkçe | "Ey hükümdar!" anlamında kullanılan bir ad. |
Aykal | Türkçe | "Ay gibi parlak ve ışıklı kal" anlamında kullanılan bir ad. |
Aykan | Türkçe | Parlak soylu, soyu sopu temiz. |
Aykut | Türkçe | Kutlu, uğurlu ay. |
Aylan | Türkçe | Açıklık, alan, meydan. |
Ayral | Türkçe | Benzerlerinden farklı olan. |
Aysal | Türkçe | Ay gibi, aya benzeyen. |
Aysan | Türkçe | Ay gibi parlak, ışıklı, temiz tanınmış adı olan. |
Aysev | Türkçe | "Ay gibi güzel ve parlak olanları sev" anlamında kullanılan bir ad. |
Aysın | Türkçe | "Sen aysın, ay kadar güzelsinanlamında kullanılan bir ad. |
Aysoy | Türkçe | Ay gibi temiz soylu olan. |
Aysu | Türkçe | Ay gibi parlak, su gibi berrak olan. |
Aysun | Türkçe | Uysal. |
Aysunar | Türkçe | Ay gibi olan güzelliğini gösteren. |
Ayşan | Türkçe + Arapça | Ay gibi şanlı, görkemli, parlak olan. |
Aytaç | Türkçe + Arapça | Ay gibi parlak taç takmış olan. |
Aytan | Türkçe | Ay aydınlığı. |
Aytek | Türkçe | Ay gibi tek, biricik, eşsiz. |
Aytemiz | Türkçe | Ay gibi saf ve temiz olan. |
Aytolun | Türkçe | Dolunay, ayın on dördü. |
Aytop | Türkçe | Dolunay, ayın on dördü. |
Aytöre | Türkçe | İyi töre, aydınlık getiren töre. |
Aytuğ | Türkçe | Ay gibi tuğ. |
Aytuna | Türkçe | Ay gibi gösterişli, görkemli olan. |
Aytün | Türkçe | Ay ve gece. |
Aytürk | Türkçe | Ay gibi güzel olan."Ey Türk!" anlamında kullanılan bir ad. |
Ayverdi | Türkçe | "Çevresine ışık saçtı, yararlı oldu" anlamında kullanılan bir ad. |
Ayyarkın | Türkçe | Ay ve güneş ışığı. |
Ayyaruk | Türkçe | Ay ışığı. |
Ayyıldız | Türkçe | Ay ve yıldız. |
Ayyüce | Türkçe | Ay gibi parlak ve ulu olan. |
Azer | Farsça | Ateş.Hz. İbrahim’in babasının adı. |
Bahtiyar | Farsça | Mutlu. |
Bakanay | Türkçe | Ay gibi aydınlık saçan. |
Balım | Türkçe | "Balım, tatlım, güzelim" anlamında kullanılan bir ad. |
Balkı | Türkçe | Parıltı, ışık. Güzel, parlak, süslü kimse. |
Balkır | Türkçe | Parıltı, ışıltı, ışık. Şimşek. |
Barçın | Türkçe | Bir tür ipekli kumaş. |
Barış | Türkçe | Barışma işi. |
Barkın | Türkçe | Yolculuk eden, yolcu, gezgin. |
Başar | Türkçe | "Bir işi istenilen biçimde bitir" anlamında kullanılan bir ad. |
Başay | Türkçe | bk. İlkay |
Batı | Türkçe | Güneşin battığı yön. |
Baylan | Türkçe | Ağırbaşlı, uslu, kibar. |
Baysal | Türkçe | Rahat ve dingin. Gürültüsüz, huzurlu. |
Bediz | Türkçe | Süs, bezek, nakış. Resim, heykel, şekil. |
Benan | Arapça | Parmaklar, parmak uçları. |
Bengi | Türkçe | Sonu olmayan, hep kalacak olan, sonsuz, ebedî. |
Bengisan | Türkçe | Ölümsüz adı olan. |
Bengisu | Türkçe | Efsanelere göre içen kimseye ölümsüzlük sağladığına inanılan bir su, abıhayat. |
Bengü | Türkçe | bk. Bengi |
Benşen | Türkçe | "Mutluyum, şenim" anlamında kullanılan bir ad. |
Berat | Arapça | Nişan, rütbe. |
Bereket | Arapça | Bolluk, gürlük, ongunluk. |
Beren | Türkçe | Güçlü, kuvvetli. Akıllı. |
Berfin | Farsça | Kardan, kar ile ilgili. |
Berin | Farsça | En yüksek, çok yüce. Soylu. |
Berke | Türkçe | Kamçı. |
Berna | Farsça | Genç, körpe. |
Berran | Arapça | bk. Bürran |
Besalet | Arapça | Korkusuzluk, yüreklilik; yararlılık. |
Besen | Türkçe | bk. Pesen |
Beşaret | Arapça | Müjde, muştu, iyi haber. |
Betik | Türkçe | Yazılı olan şey, yazılmış, yapıt. |
Beyhan | Arapça | Sır saklamayan, aklındakini ve yüreğindekini hemen söyleyen. |
Bilay | Türkçe | " Ey ay gibi güzel ve parlak olan, bunu bil!" anlamında kullanılan bir ad. |
Bilen | Türkçe | Bilgili, görgülü, anlayışlı. |
Bilge | Türkçe | Bilgili, iyi ahlaklı, olgun ve örnek kimse. |
Bilgehan | Türkçe | Bilgili hükümdar. |
Bilgen | Türkçe | Bilgili, çok bilen. |
Bilgi | Türkçe | Öğrenme, araştırma veya gözlem yolu ile elde edilen gerçek. |
Bilhan | Türkçe | Çok bilgili, çok bilen. |
Bilir | Türkçe | Bilgili, her şeyi bilen, anlayan, görgülü, kültürlü. |
Bilsen | Türkçe | "Sen bil" anlamında kullanılan bir ad. |
Binay | Türkçe | "Bin ay" " anlamında kullanılan bir ad. |
Binnur | Türkçe + Arapça | Çok nurlu. |
Biray | Türkçe | Ay gibi tek, eşsiz. |
Bircan | Türkçe + Farsça | Çok sevimli, cana yakın. |
Birce | Türkçe | Tek, eşsiz, biricik. |
Birdal | Türkçe | Yardımsever. |
Birge | Türkçe | Kamçı. Birlikte, beraber. |
Birhan | Türkçe | Seçkin kimse. |
Biriz | Türkçe | "Birlikteyiz, beraberiz" anlamında kullanılan bir ad. |
Birsan | Türkçe | Ünlü, tanınmış. |
Birsel | Türkçe + Arapça | Hareketli, canlı. |
Birsen | Türkçe | "Teksin, biriciksin" anlamında kullanılan bir ad. |
Buluş | Türkçe | İlk kez yeni bir şey yaratma, icat. |
Burçak | Türkçe | Baklagillerden, taneleri yem olarak kullanılan bir bitki. |
Burçin | Türkçe | Geyik, dişi geyik. |
Büge | Türkçe | Su bendi, bent. |
Büke | Türkçe | Ejderha, büyük yılan. |
Büklüm | Türkçe | Bükülmüş, kıvrılmış şeylerin oluşturduğu kat. |
Bürge | Türkçe | Bir yerde duramayan canlı, taşkın kimse. |
Bürkan | Arapça | Volkan, yanardağ. |
Bütün | Türkçe | Eksiksiz, tüm. |
Can | Farsça | Ruh. Güç, dirilik., |
Canal | Farsça + Türkçe | "Gönül al, kendini sevdir, sevilen biri ol" anlamında kullanılan bir ad. |
Canan | Farsça | Sevgili, gönül verilen, âşık olunan. |
Canay | Farsça + Türkçe | Şirin, tatlı kimse. |
Candan | Farsça + Türkçe | İçten, yürekten, samimi. |
Candaş | Farsça + Türkçe | Dost, arkadaş, yoldaş. |
Candeğer | Farsça + Türkçe | Uğrunda can verilecek kadar güzel, değerli, sevilen. |
Canel | Farsça + Türkçe | İçten, candan uzatılan el, dostluk eli. |
Cangün | Farsça + Türkçe | Mutlu, sevimli gün. |
Cankat | Farsça + Türkçe | "Yaşama gücü ver, neşe ve mutluluk saç" anlamında kullanılan bir ad. |
Cannur | Farsça + Arapça | Nurlu olan kimse. |
Canöz | Farsça + Türkçe | Kişinin özü. |
Cansel | Farsça + Arapça | Özü taşkın olan kimse. |
Cansen | Farsça + Türkçe | "Sen cansın, sevilensin, sevimlisin" anlamında kullanılan bir ad. |
Canser | Farsça + Türkçe | "Canını, özünü ortaya koy" anlamında kullanılan bir ad. |
Canseven | Farsça + Türkçe | "İnsanı seven" anlamında kullanılan bir ad. |
Cansever | Farsça + Türkçe | "İnsanı seven" anlamında kullanılan bir ad. |
Cansın | Farsça + Türkçe | Sevgi dolusun, sevilmeye değersin, dostsun, sevgilisin" anlamında kullanılan bir ad. |
Cansoy | Farsça + Türkçe | Tatlı ve içten olan kimse. |
Cansu | Farsça + Türkçe | Can suyu, yaşam veren su. |
Cansun | Farsça + Türkçe | "Kendini göster" anlamında kullanılan bir ad. |
Cansunar | Farsça + Türkçe | "Canını feda eder" anlamında kullanılan bir ad. |
Cemre | Arapça | Şubat ayında birer hafta aralıklarla önce havada, sonra suda ve en son toprakta oluştuğu sanılan sıcaklık yükselişi. |
Cevahir | Arapça | Cevherler, elmaslar, değerli taşlar. |
Cevher | Arapça | Bir şeyin esası, öz, maya. |
Cevval | Arapça | Koşan, dolaşan, hareket eden, hareketli. |
Ceyhan | İbranice | Türkiye'nin Akdeniz bölgesinde, uzunluğu 576 km. olan bir nehir. |
Ceyhun | İbranice | Tevrat'a göre cennetin dört nehrinden biri. |
Cihan | Farsça | Evren, âlem. |
Cihannur | Farsça + Arapça | Dünyayı aydınlatan, nurlu, ışıklı. |
Çağdaş | Türkçe | Aynı çağda yaşayan., |
Çağıl | Türkçe | Çağla ilgili. |
Çağın | Türkçe | Yıldırım, şimşek. |
Çağla | Türkçe | Badem, kayısı, erik gibi çekirdekli yemişlerin ham durumu. |
Çağlak | Türkçe | Şelale, çağlayan. Yırtıcı kuş, çaylak. |
Çağlar | Türkçe | Coşkulu, canlı kimse. |
Çağlasın | Türkçe | "Coşsun, çağlasın" anlamında kullanılan bir ad. |
Çağlayan | Türkçe | Küçük bir akarsuyun çok yüksek olmayan bir yerden dökülüp aktığı yer. |
Çağrı | Türkçe | Birini çağırma, davet. |
Çakır | Türkçe | Mavimsi, mavi benekli, gri göz rengi. |
Çalım | Türkçe | Gösterişli tavır, kurulma. |
Çalışkan | Türkçe | Çok çalışan, çalışmayı seven. |
Çaylan | Türkçe | Çay ve ırmağın geçit yeri. |
Çığır | Türkçe | Çığın kar üzerinde açtığı yol. |
Çınar | Farsça | Uzun boylu, kalın dallı, uzun ömürlü bir ağaç. |
Çinel | Türkçe | Doğru, dürüst, namuslu kimse. |
Çolpan | Türkçe | Çoban yıldızı, Zühre, Venüs. |
Dal | Türkçe | Ağacın gövdesinden ayrılan kollardan her biri. |
Danış | Türkçe | Önemli bir konuda birkaç kişinin konuşması. |
Değer | Türkçe | Yüksek nitelik. |
Deha | Arapça | İnsan zekâsının ulaşabileceği en yüksek aşama. |
Deniz | Türkçe | Yer kabuğunun çukur bölümlerini kaplayan, birbiriyle bağlantılı, tuzlu, büyük su kütlesi. |
Denizhan | Türkçe | Eski Türklerde deniz Tanrısı. |
Deren | Türkçe | Derleyen, toplayan. |
Derin | Türkçe | Çok gelişmiş, çok ilerlemiş. |
Derman | Farsça | İlaç. Çare. Güç, kuvvet. |
Derya | Farsça | Deniz. Çok bilgili, engin kimse. |
Devin | Türkçe | Hareket, kımıldanış. |
Devlet | Arapça | Büyük mutluluk. |
Devran | Arapça | Dünya, felek. Zaman. |
Devrim | Türkçe | Dünya görüşünde, felsefede, bilimde, sanatta veya toplumsal düzende birdenbire olan niteliksel değişme. |
Dikmen | Türkçe | Koni biçiminde sivri tepe. |
Diler | Türkçe | İsteyen, dilekte bulunan, dileyen. |
Dilge | Türkçe | Güzel konuşan, hoşsohbet kimse. |
Dilmen | Türkçe | Dil bilen, güzel söz söyleyen. |
Dinçay | Türkçe | Gücü ve sağlık durumu yerinde olan kimse. |
Dinçel | Türkçe | Gücü ve sağlık durumu yerinde olan kimse. |
Dirlik | Türkçe | Huzur, erinç. |
Doğa | Türkçe | Var olan her şeyin, canlı ve nesnelerin tümü. |
Doğanay | Türkçe | Doğan, dünyaya gelen kimseAyın ilk günleri. |
Doğu | Türkçe | Güneşin doğduğu yön, gündoğusu. |
Dolun | Türkçe | bk. Tolun |
Dolunay | Türkçe | Ayın bütün olarak ve parlak göründüğü dönemi. |
Dölen | Türkçe | Sakin, huzurlu, rahat kimse. |
Durdu | Türkçe | Uzun ömürlü olması, yaşaması istenen çocuklara verilen bir ad. |
Duru | Türkçe | Bulanık olmayan, temiz, berrak, saf. |
Duygu | Türkçe | Kimi nesne, olay ya da kişilerin insanın iç dünyasında uyandırdığı izlenim, his. |
Ece | Türkçe | Başkan, ulu, ileri gelen. |
Ecehan | Türkçe | Saygın, özel kadın. |
Ecer | Türkçe | Yeni, güzel, iyi. |
Ecmel | Arapça | Çok güzel. |
Ediz | Türkçe | Ulu, yüce, değerli kimse. |
Efdal | Arapça | Çok erdemli, çok faziletli. |
Erbil | Türkçe | "Yürekli, cesur olarak kabullen" anlamında kullanılan bir ad. |
Erden | Türkçe | El değmemiş, bakire. |
Erdenay | Türkçe | Ay kadar temiz. |
Erdi | Türkçe | Amacına ulaşan, erişen. |
Erel | Türkçe | Eli güçlü olan. |
Erem | Türkçe | Bir işe gönüllü, istekli olma. |
Eren | Türkçe | Olağanüstü sezgileriyle birtakım gerçekleri gördüğüne inanılan kimse. |
Erenay | Türkçe | Deneyimli, akıllı kimse. |
Erendiz | Türkçe | Gezegenlerin en büyüğü ve güneşe yakınlık bakımından beşinisi, Jüpiter. |
Ergül | Türkçe + Farsça | Yeni açan gül. |
Ergülen | Türkçe | Hep gülen, güler yüzlü kimse. |
Ergüler | Türkçe | Hep gülen, güler yüzlü kimse. |
Ergün | Türkçe | Yumuşak, uysal kimse. |
Erim | Türkçe | Bir şeyin erebileceği uzaklık. |
Erin | Türkçe | Erginleşmiş kimse. |
Erinç | Türkçe | Dirlik, rahat, huzur. |
Eriş | Türkçe | "Amacına ulaş, isteğin olsun" anlamında kullanılan bir ad. |
Erke | Türkçe | İş başarma gücü. |
Erkin | Türkçe | Hiçbir koşula bağlı olmayan, istediği gibi davranabilen, özgür. |
Erten | Türkçe | Sabah güneşinin doğduğu zaman. |
Hayret | Arapça | Şaşkınlık, şaşma. |
Heyecan | Arapça | Duygularda meydana gelen coşma, coşkunluk. |
Hicret | Arapça | Bir ülkeden başka bir ülkeye göç etme. |
Hidayet | Arapça | Hak yolunu, doğru yolu gösterme. |
Hikmet | Arapça | Bilgelik. Neden, gizli neden. |
Hilâlî | Arapça | Yeni ay biçiminde olan. |
Hilkat | Arapça | Yaradılış, yaratılma. |
Huzur | Arapça | Baş dinçliği, gönül rahatlığı, dirlik, erinç. |
Hüdaver | Farsça + Türkçe | Tanrı'm! Bana uzun ömürlü bir çocuk ver" anlamında kullanılan bir ad. |
Hüray | Arapça + Türkçe | Hür-ay. Ay gibi özgür, ay kadar bağımsız. |
Hürcan | Arapça + Farsça | Özgür, bağımsız kimse. |
Hürkan | Arapça + Türkçe | Özgürlüğü, bağımsızlığı seven, özgür soydan gelen. |
Hürmet | Arapça | Saygı. |
Hürriyet | Arapça | Özgürlük, bağımsızlık, serbestlik. |
Hürsel | Arapça | Coşkuda özgür olan. |
Ildır | Türkçe | Parıltı, parlayış. |
Ildız | Türkçe | Gündönümünden 10 gün önceki zaman. |
Ilgaz | Türkçe | Atın dört nala koşması. Hücum, akın. |
Ilgım | Türkçe | Serap, belli belirsiz görünme. |
Ilgın | Türkçe | Akdeniz Bölgesinde yetişen bir ağaç veya ağaççık. |
Ilıcan | Türkçe + Farsça | Sıcakkanlı kimse. |
Irmak | Türkçe | Çoğunlukla denize dökülen, genişliği ve taşıdığı su niceliği bakımından en büyük akarsu, nehir. |
Işık | Türkçe | Aydınlık, ziya. |
Işılar | Türkçe | Parlayan, ışıldayan. |
Işıltan | Türkçe | Sabahın ilk aydınlığı. |
Işıltı | Türkçe | Parlaklık, aydınlık. |
Işın | Türkçe | Bir ışık kaynağından çıkarak her yöne yayılıp giden ışık demeti. |
Işınsu | Türkçe | Su gibi parlak ve saf olan. |
Işıtan | Türkçe | Aydınlatan, ışık saçan. |
İçli | Türkçe | Kolay duygulanan, duygulu, hassas. |
İçten | Türkçe | Yürekten, candan, samimi. |
İffet | Arapça | Temizlik. Namus. |
İhsan | Arapça | İyilik etme, iyilik. |
İhya | Arapça | Diriltme, canlandırma., |
İkbal | Arapça | Baht açıklığı. |
İklim | Arapça | Bir ülke veya bölgenin ortalama hava koşullarıyla beliren durumu. |
İkram | Arapça | Saygı gösterme. |
İlbilge | Türkçe | Ülkenin en bilge kişisi. |
İldeniz | Türkçe | Ülkenin denizi. |
İldeş | Türkçe | Aynı ülkeden olanların her biri. |
İlgi | Türkçe | İki şey arasındaki herhangi bir bağlılık, ilişki. |
İlgin | Türkçe | bk. Elgin |
İlgü | Türkçe | Engel. |
İlgün | Türkçe | Halk, ulus, ahali. |
İlkay | Türkçe | Ayın hilal durumu, yeni ay. |
İlke | Türkçe | Temel düşünce, temel kanı. |
İlkim | Türkçe | İlk doğan çocuklara verilen adlardan biri. |
İlkin | Türkçe | İlk doğan çocuklara verilen adlardan biri. |
İlkiz | Türkçe | İkiz doğan çocuklarda ikinci doğanın adı. |
İlsu | Türkçe | Ülkenin su gibi sar ve temiz insanı. |
İlter | Türkçe | Yurdu koruyan, gözeten, yurtsever kimse. |
İmer | Türkçe | Çok zengin, varlıklı. |
İmren | Türkçe | Görülen bir şeyi veya benzerini edinme isteği. |
İnal | Türkçe | Kendisine inanılan, güvenilen kimse. |
İnan | Türkçe | Bir kimse veya şeyin doğruluğunu, büyüklüğünü ve gücünü sarsılmaz bir duygu ile benimseme, iman. |
İnanç | Türkçe | Bir düşünceye gönülden bağlılık. |
İnayet | Arapça | Yardım, ihsan, iyilik, lütuf. |
İnce | Türkçe | Düşünce, duygu veya davranış bakımından, sevgi ve saygı uyandıran, nazik. |
İnkılâp | Arapça | Bir durumdan başka bir duruma dönme, dönüşüm. |
İrfan | Arapça | Bilme, anlama. |
İsmet | Arapça | Masumluk, günahsızlık, temizlik. |
İstikbal | Arapça | Gelecek zaman, gelecek. |
İstiklâl | Arapça | Bağımsızlık, özgürlük. |
İyem | Türkçe | Güzellik. |
İyimser | Türkçe | Her olayı umutla karşılayan ve her şeyin sonunu iyi gören. |
İzem | Arapça | Büyüklük, ululuk. |
İzgi | Türkçe | bk. İzgü |
Kadam | Türkçe | Dost, arkadaş. |
Kadem | Arapça | Uğur. Ayak. |
Kader | Arapça | Alın yazısı, yazgı. |
Kâmran | Farsça | İsteğine kavuşmuş olan, mutlu. |
Kâmuran | Farsça | bk. Kâmran |
Karaca | Türkçe | Geyikgillerden, boynuzları küçük ve çatallı bir av hayvanı |
Karagöz | Türkçe | Kara gözlü kimse. |
Karel | İbranice | Allah’ın kuzusu. Allah’a sunulan, sunak; adak. |
Kayan | Türkçe | Akarsu, sel. |
Kayansel | Türkçe + Arapça | Sel gibi taşan, coşan kimse. |
Kayra | Türkçe | Büyük bir kimseden gelen iyilik, ihsan. |
Keramet | Arapça | Bağış. |
Kevkep | Arapça | Yıldız. |
Kısmet | Arapça | Allah’ın herkese uygun gördüğü yaşama durumu, nasip, kader. |
Kıvanç | Türkçe | Övünç, iftihar. |
Kıvılcım | Türkçe | Yanmakta olan bir maddeden sıçrayan küçük ateş parçası. |
Kibar | Arapça | Davranış, düşünce, duygu bakımından ince, nazik olan. |
Koyaş | Türkçe | Güneş. |
Köksal | Türkçe | "Kökünü derinlemesine sal, soyun genişlesin" anlamında kullanılan bir ad. |
Kösemen | Türkçe | bk. Kösem |
Kudret | Arapça | Güç, kuvvet. |
Kutay | Türkçe | Kutlu, uğurlu ay. İpek, ipekli kumaş. |
Maral | Moğolca | bk. Meral |
Melûl | Arapça | Usanmış, bıkmış. Hüzünlü, mahzun. |
Mengü | Türkçe | Ölümsüz, sonsuz, ebedîleştirilmiş. |
Meral | Moğolca | Geyik, ceylan. |
Meriç | Türkçe | Kuş iskeleti. |
Merih | Arapça | Ateş rengi. |
Mesut | Arapça | Mutlu, sevinçli, bahtiyar. |
Mihri | Farsça | Güneşle ilgili. |
Mihrican | Farsça | 1.Sonbahar. 2.İranlılarda bir bayram. |
Mircan | Farsça | Gerçek dost olan değerli kimse. |
Mirhan | Farsça | Kadın hükümdar. |
Moray | Türkçe | Yüzü mor renkli olan. |
Muammer | Arapça | Ömür süren, yaşayan, yaşamış. |
Muhterem | Arapça | Saygıdeğer, saygın. |
Muhteşem | Arapça | Gösterişli, görkemli. |
Mukadder | Arapça | Beğenilen, değeri bilinmiş, takdir olunmuş. |
Mutahhar | Arapça | Temizlenmiş, temiz. Kutlu, kutsal, mübarek. |
Muteber | Arapça | Hatırı sayılan, saygın. İnanılır, güvenilir. |
Mutlu | Türkçe | Mutluluğa ermiş olan, mesut. |
Mutluay | Türkçe | Mutlu güzel. |
Muvakkar | Arapça | Ağırbaşlı, vakarlı. |
Muzaffer | Arapça | Zafer kazanmış, üstün. |
Müesser | Arapça | Etkilenmiş, kendisine bir şey tesir etmiş olan. |
Müeyyet | Arapça | Güçlendirilmiş, sağlam. Yardım gören. |
Müferrih | Arapça | Ferahlık veren, iç açan. |
Mükerrem | Arapça | Saygıdeğer, sayılan, aziz. |
Müren | Türkçe | Irmak, nehir, akarsu. |
Müşerref | Arapça | Şereflendirilmiş, şerefli, onurlu. |
Nasip | Arapça | Pay, hisse. Allah’ın kısmet ettiği şey. |
Nazik | Farsça | Saygılı davranan. İnce yapılı, narin. |
Necat | Arapça | Kurtuluş, kurtulma. |
Nedret | Arapça | Azlık, seyreklik, az bulunma. |
Nefis | Arapça | Herkes tarafından beğenilen, çok güzel. |
Nemutlu | Türkçe | İyi bir olay, mutlu bir durum karşısında söylenen bir söz. |
Neşat | Arapça | Sevinç, keyif, neşe, şenlik. |
Nevcivan | Farsça | Genç, yeni yetişen. |
Nevres | Farsça | Yeni yetişen, genç, körpe. |
Nevruz | Farsça | Yeni gün. |
Nevzat | Farsça | Yeni doğmuş, yeni doğan çocuk. |
Nida | Arapça | Bağırma, seslenme. |
Nihayet | Arapça | Son, bitim, uç. |
Nilhan | Farsça + Türkçe | Nil ve han. |
Nimet | Arapça | İyilik, bağış, lütuf. |
Nisan | Arapça | Yılın dördüncü ayı. |
Niyaz | Farsça | Yalvarma, yakarma. İstek, arzu. Dua. |
Nur | Arapça | Aydınlık, ışık, parıltı. |
Nural | Arapça + Türkçe | "Aydınlık, ışık al" anlamında kullanılan bir ad. |
Nuray | Arapça + Türkçe | Ayın parlaklığı, ay ışığı. |
Nurcan | Arapça + Farsça | Nurlu, ışıklı, aydın kimse. |
Nurcihan | Arapça + Farsça | Dünyayı aydınlatan nur, âlemin, dünyanın ışığı. |
Nurdağ | Arapça + Türkçe | Aydınlığı dağlara vuran. |
Nurdal | Arapça + Türkçe | Aydınlık, parlak bir soydan gelen. |
Nurdan | Arapça + Türkçe | Işıktan oluşmuş, nurlu, ışıklı, parlak. |
Nurdoğan | Arapça + Türkçe | Nurlu, parlak biri biçimde doğan. |
Nurel | Arapça + Türkçe | Nurlu, ışık saçan kimse. |
Nurhan | Arapça + Türkçe | Işık saçan hükümdar. |
Nurkan | Arapça + Türkçe | Temiz, aydınlık soydan gelen kimse. |
Nurkut | Arapça + Türkçe | Işıklı, aydınlık, kutlu, uğurlu kimse. |
Nurol | Arapça + Türkçe | "Aydınlık ol, ışık saç" anlamında kullanılan bir ad. |
Nuröz | Arapça + Türkçe | Özü, içi aydınlık, nurlu olan. |
Nursal | Arapça + Türkçe | "Işık saç, çevreni aydınlat" anlamında kullanılan bir ad. |
Nursan | Arapça + Türkçe | Aydınlık, temiz adı olan. |
Nursel | Arapça | Işık seli, aydınlık seli. |
Nurtaç | Arapça | Nurlu, ışıklı taç giymiş olan. |
Nurtop | Arapça + Türkçe | Çok güzel, ışıktan bir top kadar güzel olan. |
Nurver | Arapça + Türkçe | "Işık, aydınlık ver" anlamında kullanılan bir ad. |
Nusret | Arapça | Yardım. Allah’ın yardımı. Üstünlük, başarı. |
Nüvit | Farsça | Müjde, iyi haber. |
Nüzhet | Arapça | Eğlence, neşe. Ferahlık, sevinç. |
Oflaz | Türkçe | İyi, güzel, eksiksiz, tam. |
Oguş | Türkçe | Oymak. Hısım, akraba. Bereket. |
Okşan | Türkçe | Benzeyen, andiran. |
Okyanus | Yunanca | Ana karaları birbirinden ayıran büyük deniz. |
Olca | Moğolca | Ganimet. Kadın esir. Bolluk, bereket. |
Olcay | Moğolca | Baht, talih, şans. Bahtlı, talihli. |
Olgun | Türkçe | Bilgi, görgü ve hoşgörüsü gelişmiş kimse. |
Oluş | Türkçe | Oluşma, meydana gelme, varlık kazanma. |
Onat | Türkçe | İyi, güzel, düzgün. |
Onay | Türkçe | Uygun bulma, onaylama. |
Onur | Türkçe | İnsanın kendine karşı duyduğu saygı. |
Orman | Türkçe | Ağaçlarla örtülü geniş alan. |
Oskay | Türkçe | Neşeli, mutlu. |
Oytun | Türkçe | Kutsal, mübarek. |
Ödül | Türkçe | Bir başarı karşılığında verilen armağan, mükâfat. |
Öge | Türkçe | Çok akıllı. |
Öget | Türkçe | Beğenilen, aranılan, övülen.İyi, güzel. |
Öğün | Türkçe | Zaman, vakit. Kez, defa. Önde, ileride olan. |
Öğüş | Türkçe | Çok, fazla. |
Öğüt | Türkçe | Bir kimseye yapması veya yapmaması gereken şeyler için söylenen söz. |
Öke | Türkçe | bk. Öge |
Ölmez | Türkçe | Uzun ömürlü. |
Saygı | Türkçe | Değeri, üstünlüğü, yaşlılığı dolayısıyla bir kimseye karşı dikkatli özenli, ölçülü davranmaya neden olan sevgi duygusu. |
Saygın | Türkçe | Saygı gören, sayılan, hatırlı. |
Saygun | Türkçe | bk. Saygın |
Sayıl | Türkçe | "Saygı gör, sözün dinlensin değerin artsın anlamında kullanılan bir ad. |
Sayın | Türkçe | Kendisine saygı gösterilen, seçkin, değerli. |
Sebat | Arapça | Yerinde durma, kımıldamama. |
Sebil | Arapça | Yol, büyük cadde. |
Seçkin | Türkçe | Benzerleri arasında niteliklerinin yüksekliğiyle göze çarpan, üstün, seçilen. |
Seda | Arapça | Ses. Yankı. |
Sefa | Arapça | Gönül rahatlığı, rahatlık, kaygısız ve sakin olma. |
Sefer | Arapça | Yolculuk. Savaş. |
Seha | Arapça | Cömertlik, el açıklığı. |
Selâmet | Arapça | Esenlik. |
Selcen | Arapça + Farsça | Hareketli, coşkulu kimse. |
Selçuk | Türkçe | Güzel konuşma yeteneği olan, uz dilli. |
Selen | Türkçe | Müjde.Varlık, bolluk. |
Selhan | Arapça + Türkçe | Sel gibi coşkun, taşkın hükümdar. |
Selışık | Arapça + Türkçe | Işık seli, aydınlık. |
Selvi | Farsça | bk. Servi |
Selvihan | Farsça + Türkçe | Selvi gibi uzun boylu olan hükümdar. |
Semahat | Arapça | Cömertlik, el açıklığı, iyilikseverlik. |
Sena | Arapça | Övme, övüş.Işık, şimşek parıltısı. |
Sercan | Farsça | Sevgili, sevilen. |
Seren | Türkçe | Seren, yayan, döşeyen. |
Serin | Türkçe | Hafifçe soğuk. Hoşgörülü, sabırlı. |
Sermet | Arapça | Sürekli ve sonsuz olma. |
Sertaç | Farsça + Arapça | Baş tacı, çok sevilen, sayılan kimse. |
Sertap | Farsça | İnatçı, direngen, asi. |
Servet | Arapça | Zenginlik, varlık. |
Servi | Farsça | Akdeniz bölgesinde çok yetişen, yapraklarını dökmeyen, ince, uzun bir ağaç. |
Sevan | Türkçe | "Severek hatırla" anlamında kullanılan bir ad. |
Sevay | Türkçe | "Güzel sev" anlamında kullanılan bir ad. |
Sevcan | Türkçe + Farsça | "Gönülden sev" anlamında kullanılan bir ad. |
Seven | Türkçe | Sevgi duyan, sevgi dolu kimse, tutkun, âşık. |
Sever | Türkçe | Sevgi duyar, seven. |
Sevgen | Türkçe | Seven, sevgi dolu olan. |
Sevgür | Türkçe | Çok seven. |
Sevin | Türkçe | "Sevinç duy, hep neşeli ve sevinçli ol" anlamında kullanılan bir ad. |
Sevinç | Türkçe | İstenilen şeye ulaşmaktan doğan büyük coşku, hoşnutluk duygusu. |
Sevkal | Türkçe | "Her zaman sev" anlamında kullanılan bir ad. |
Sevkan | Türkçe | "Sevmeye doy" anlamında kullanılan bir ad. |
Seyhan | Arapça | Irmaklar. |
Seylân | Arapça | Akma, akış. |
Seyran | Arapça | Gezme, bakıp seyretme. |
Sezal | Türkçe | Sezgili kimse. |
Sezek | Türkçe | Duygulu, hassas, anlayışlı. |
Sezen | Türkçe | Duyan, hisseden, anlayan, sezgili. |
Sezer | Türkçe | Duygulu, hisli, anlayışlı. |
Sezgen | Türkçe | Sezgili, hisseden, duyan. |
Sezgi | Türkçe | Sezme, anlama yeteneği, seziş. |
Sezgin | Türkçe | Sezme yeteneği olan, duygulu, anlayışlı. |
Sezginay | Türkçe | Sezme yeteneği olan, duygulu, anlayışlı. |
Sezin | Türkçe | Sezme, duyma, anlama. |
Sıla | Arapça | Doğup büyüdüğü yere gidip ayrı kaldığı yakınlarına kavuşma. |
Siret | Arapça | Bir kimsenin ahlakı, karakteri, kişiliği, davranışı. |
Somay | Türkçe | Ay gibi kusursuz, eksiksiz olan güzel. |
Sonat | Fransızca | Bir veya iki çalgı için yazılmış, üç veya dört bölümden oluşan müzik yapıtı. |
Sonay | Türkçe | Son çocuk. |
Sonsuz | Türkçe | Sonu olmayan, sürecek olan, ebedî. |
Sonuç | Türkçe | Bir olayın oluşturduğu başka bir olay veya durum. |
Soyhan | Türkçe | Han soyundan gelen kimse. |
Soykan | Türkçe | Asil, soylu kimse. |
Sönmez | Türkçe | Parlaklığını, ışığını hiç yitirmez, her zaman canlı. |
Sönmezay | Türkçe | Parlaklığını, ışığını hiç yitirmez, her zaman canlı olan kimse. |
Sözen | Türkçe | Güzel konuşan, söylev veren, hatip. |
Su | Türkçe | Canlıların yaşamında önemli bir yeri olan, rengi, tadı, kokusu olmayan sıvı. |
Suat | Arapça | Mutlu. |
Suay | Türkçe | Su gibi saf ve temiz kimse. |
Sultan | Arapça | Padişah, hükümdar. |
Sumer | Sümerce | bk. Sümer |
Sun | Arapça | Yapma, yapış. |
Sunar | Türkçe | "Saygılı bir biçimde verir, takdim eder" anlamında kullanılan bir ad. |
Sunay | Arapça + Türkçe | Ay gibi parlak olan, parıltı veren. |
Sungu | Türkçe | Armağan, bağış, ihsan. |
Sümer | Sümerce | IV. bin yılın ikinci yarısında, aşağı Mezopotamya’da yaşamış olan bir kavim. |
Süreyya | Arapça | Ülker yıldızı. |
Şadan | Farsça | Sevinçli, keyifli, hoşnut. |
Şadıman | Farsça | Sevinçli, neşeli. |
Şafak | Arapça | Güneş doğmadan az önce beliren aydınlık. |
Şahamet | Arapça | bk. Şehamet |
Şakar | Türkçe | Şen, neşeli, şakrak. Yiğit, cesur. |
Şan | Arapça | Ün, nam, şöhret. |
Şanal | Arapça + Türkçe | "Adın duyulsun, ünlü, şanlı bir insan olanlamında kullanılan bir ad. |
Şansal | Arapça + Türkçe | "İyi niteliklerinle ün kazan, şanın yayılsın" anlamında kullanılan bir ad. |
Şayan | Farsça | Yakışır, yaraşır, uygun. |
Şayeste | Farsça | Yakışır, yaraşır, uygun. |
Şaylan | Türkçe | Çok övünen, gururlu kimse. Sevinçli, neşeli. |
Şefaat | Arapça | Birinin suçunun bağışlanması veya dileğinin yerine getirilmesi için o kimseyle Tanrı arasında peygamberin yaptığı aracılık. |
Şefkat | Arapça | Sevecenlik, acıma ve sevgi duygusu. |
Şen | Türkçe | Neşeli, sevinçli. |
Şenay | Türkçe | Canlı, neşeli kimse. |
Şencan | Türkçe + Farsça | Canlı, neşeli, hareketli yapısı olan kimse. |
Şendoğan | Türkçe | Sevinçli, neşeli olarak dünyaya gelen. |
Şengeldi | Türkçe | "Güler yüzle, sevinçle geldi" anlamında kullanılan bir ad. |
Şengil | Türkçe | İyi yürekli, hoşsohbet kimse. |
Şengül | Türkçe + Farsça | Güler yüzlü, hoşsohbet kimse. |
Şengün | Türkçe | Neşe ve mutluluk dolu gün. |
Şeniz | Türkçe | Mutlu, sevinçli bir iz bırakan kimse. |
Şenkal | Türkçe | "Her zaman neşeli kal" anlamında kullanılan bir ad. |
Şenol | Türkçe | "Her zaman neşeli mutlu ol" anlamında kullanılan bir ad. |
Şeref | Arapça | Büyüklük, ululuk, üstünlük. |
Şeyda | Farsça | Sevda nedeniyle aklını yitirmiş, çılgın. |
Şölen | Moğolca | Bir olayı kutlamak veya eğlenmek amacıyla yapılan yemekli toplantı. |
Şükran | Arapça | İyilik bilme, gönül borcu, minnettarlık. |
Taç | Arapça | Soyluluk, iktidar, güç veya hükümdarlık sembolü olarak başa giyilen, değerli taşlarla süslü başlık. |
Taflan | Türkçe | Gülgillerden, kışın yaprağını dökmeyen bir bitki. |
Talât | Arapça | Yüz, surat, çehre. Güzellik. |
Tamay | Arapça + Türkçe | Ayın bütün durumu, dolunay. |
Tan | Türkçe | Güneş doğmadan önceki alaca karanlık, şafak vakti. |
Tanal | Türkçe | Şafak gibi aydınlık insan. |
Tanay | Türkçe | Şafak gibi aydınlık insan. |
Tanaydın | Türkçe | Şafak gibi aydınlık insan. |
Taner | Türkçe | Şafak vakti gibi aydınlık, güçlü kimse. |
Tangör | Türkçe | "Şafak vaktinin parlaklığını gör" anlamında kullanılan bir ad. |
Tangün | Türkçe | Şafakla başlayan aydınlık gün. |
Tanju | Türkçe | Türk hükümdarlarına Çinliler tarafından verilen san. |
Tankut | Türkçe | Şafak vakti gibi parlak, mutlu kimse. |
Tansel | Türkçe + Arapça | Şafak seli, ışık seli. |
Tanser | Türkçe | "Şafak vakti gibi aydınlık saç" anlamında kullanılan bir ad. |
Tansev | Türkçe | "Tan vakti gibi olan parlaklığı ve güzelliği sev" anlamında kullanılan bir ad. |
Tansu | Türkçe | Şafağın aydınlattığı su gibi parlak ve temiz olan. |
Tanyel | Türkçe | bk. Tanyeli |
Tanyeli | Türkçe | Şafak vakti esen rüzgâr. |
Tanyer | Türkçe | bk. Tanyeri |
Tanyeri | Türkçe | Güneş doğmak üzereyken ufukta hafifçe aydınlanan yer. |
Tanyıldız | Türkçe | Çoban yıldızı. |
Tanyol | Türkçe | bk. Tanyolu |
Tanyolu | Türkçe | Aydınlık yol. |
Tanyu | Türkçe | bk. Tanju |
Tanyüz | Türkçe | Yüzü şafak gibi aydınlık ve parlak olan. |
Tanzer | Türkçe + Farsça | Sarı altın renginde tan yeri. |
Tarım | Türkçe | Göllere, kumluklara dökülen çay kolları. |
Taşan | Türkçe | Coşkulu, taşkın kimse. |
Tatu | Türkçe | Barış, sulh. |
Taylan | Türkçe | İnce, kibar, güzel, uzun ve düzgün boylu. |
Tecelli | Arapça | Görünme, belirme. |
Tecer | Türkçe | Becerikli. |
Teksen | Türkçe | "Sen teksin, eşsizsin" anlamında kullanılan bir ad. |
Telek | Türkçe | Armağan. |
Telli | Türkçe | Nazlı, alıngan, çabuk küsen kimse. |
Temiz | Türkçe | Kirli olmayan, pak. |
Tendü | Moğolca | Yiğit, cesur. |
Tercan | Türkçe + Farsça | Genç, taze, delikanlı. Kırmızı buğday. |
Terim | Türkçe | İnce, kibar. |
Tezay | Farsça + Türkçe | Hızlı, çabuk kimse. |
Tezcan | Farsça | Telaşlı, heyecanlı, beklemeye dayanamayan, sabırsız. |
Tezel | Farsça + Türkçe | Çabuk iş gören, becerikli. |
Tezer | Farsça + Türkçe | Çabuk, hızlı, çevik kimse. |
Tezkan | Farsça + Türkçe | Kanı kaynayan, heyecanlı kimse. |
Titiz | Türkçe | Çok dikkat ve özenle davranan veya böyle davranılmasını isteyen memnun edilmesi güç kimse. |
Tola | Türkçe | Dolu, boş olmayan. |
Tolgunay | Türkçe | Dolunay. |
Topay | Türkçe | Dolunay. |
Toprak | Türkçe | Yer kabuğunun canlılara yaşama ortamı sağlayan yüzey bölümü. |
Töre | Türkçe | Eğitim, görgü, gelenek. |
Tuğyan | Arapça | Coşma, taşma, coşkunluk. |
Tuhfe | Arapça | Armağan, hediye. Hoşa giden, güzel şey. |
Tulû | Arapça | Doğma, doğuş. |
Tuna | Türkçe | Çok, bol. Yavru. Görkemli, gösterişli. |
Tunahan | Türkçe | Görkemli, gösterişli hükümdar. |
Tunca | Türkçe | Balkan yarımadasında Meriç ırmağının kolu. |
Tuncay | Türkçe | Tunç renginde ay. |
Turaç | Türkçe | Keklik cinsinden eti yenir bir av kuşu. |
Tutkun | Türkçe | Gönül vermiş. |
Tuvana | Farsça | Güçlü, kuvvetli. |
Tümay | Türkçe | Dolunay. |
Tümcan | Türkçe + Farsça | Gerçekten dost olan kimse. |
Tünay | Türkçe | Gece ve ay. |
Tünaydın | Türkçe | Akşamları söylenen iyi dilek ve selâmlama sözü. |
Türkay | Türkçe | Ay gibi parlak, aydınlık Türk. |
Türker | Türkçe | Yiğit Türk. |
Türkiz | Türkçe | Arkasında Türk gibi onurlu iz bırakan. |
Türkmen | Türkçe | Türk’e benzer, Türk’e benzeyen. |
Türksel | Türkçe + Arapça | Coşkulu Türk. |
Tüze | Türkçe | Adalet, hukuk. |
Tüzel | Türkçe | Tüzeye uygun, hukuksal. |
Tüzün | Türkçe | Yumuşak huylu, sakin, soylu, asil kimse. |
Tüzüner | Türkçe | Soylu kimse. |
Tüzünkan | Türkçe | Soylu, asil kandan gelen. |
Tüzüntürk | Türkçe | Soylu, asil Türk. |
Uçkun | Türkçe | Kıvılcım. |
Uçmak | Türkçe | Cennet. Yar, uçurum. |
Uçur | Türkçe | Vakit, an, Fırsat. Mevsim. |
Ufuk | Arapça | Düz arazide veya açık denizde gökle yerin birleşir gibi göründüğü yer. |
Ufukay | Arapça | Ufuk ve ay. |
Uğan | Türkçe | bk. Ogan |
Uğur | Türkçe | Bazı olaylarda görülen ve insana iyilik getirdiğine inanılan belirti veya bazı nesnelerde var olduğuna inanılan iyilik kaynağı. |
Uğuray | Türkçe | Uğurlu kimse. |
Uğurcan | Türkçe + Farsça | Uğurlu, hayırlı kimse. |
Uğurlu | Türkçe | Uğurlu olan, iyilik getirdiğine inanılan; kutlu, kutsal. |
Uğursal | Türkçe | "Uğur dağıt, uğur sal" anlamında kullanılan bir ad. |
Uğursel | Türkçe + Arapça | Uğuru çok olan kimse. |
Uğursoy | Türkçe | Uğurlu soydan gelen kimse. |
Uğurtan | Türkçe | Tan vakti gibi uğurlu olan. |
Uğuş | Türkçe | bk. Ukuş |
Ulcay | Moğolca | bk. Olcay |
Ulun | Türkçe | Büyük, ulu. Temrensiz ok. Buğday, arpa kökü. |
Ulunay | Türkçe | Değerli, saygın, erdemli kimse. |
Umar | Türkçe | Çare, çıkar yol. |
Umman | Arapça | Ulu, büyük, engin deniz, okyanus. |
Umran | Arapça | bk. Ümran |
Umut | Türkçe | Ummaktan doğan güven duygusu, ümit. |
Umutlu | Türkçe | Umudu olan, umut besleyen. |
Uslu | Türkçe | Akıllı, zeki, uysal, sakin kimse. |
Utku | Türkçe | Üstünlük, zafer. |
Uygur | Türkçe | Uygar, medeni. |
Uysal | Türkçe | Yumuşak başlı, uyumlu, boyun eğen. Terbiyeli. |
Uzay | Türkçe | Bütün varlıkların içinde bulunduğu sonsuz boşluk. |
Üçel | Türkçe | Üç el. |
Üçışık | Türkçe | Üç ışık. |
Üge | Türkçe | Şöhretli, tanınmış, ünlü. |
Ülfet | Arapça | Alışma, kaynaşma. |
Ülgen | Türkçe | 1.Yüce, yüksek, ulu. |
Ülger | Türkçe | Şeftali, kumaş vb.ndeki ince tüy. Vecize. |
Ülker | Türkçe | Boğa burcunda yedi yıldızdan oluşan takım. |
Ülküdeş | Türkçe | Aynı ülküye bağlı olanlardan her biri. |
Ümit | Farsça | Umut. |
Ümran | Arapça | Bayındırlık, mamurluk. |
Ünal | Türkçe | "Adın duyulsun, tanın, ün kazan" anlamında kullanılan bir ad. |
Ünay | Türkçe | Ay gibi tanınmış, ünü parlak, şöhretli. |
Ünlü | Türkçe | Tanınmış, adı duyulmuş, şöhretli, şanlı. |
Ünsaç | Türkçe | "Adın duyulsun, ünlen" anlamında kullanılan bir ad. |
Ünsal | Türkçe | "Adın duyulsun, ünlen" anlamında kullanılan bir ad. |
Ünsev | Türkçe | "Ünlü olmayı sev" anlamında kullanılan bir ad. |
Ünseven | Türkçe | Ünlü olmayı, tanınmayı seven kimse. |
Ünsever | Türkçe | Ünlü olmayı, tanınmayı seven kimse. |
Ünübol | Türkçe | Ünü yayılmış olan, çok tanınan kimse. |
Ünver | Türkçe | "Ünlen, tanınmış bir insan ol" anlamında kullanılan bir ad. |
Ürün | Türkçe | Doğadan elde edilen, üretilen yararlı şey. |
Vâlâ | Farsça | Şanı yüce, şanlı. |
Varlık | Türkçe | Zenginlik, para, mal mülk. |
Vefa | Arapça | Sözünde durma, dostluğu sürdürme. |
Vesamet | Arapça | Güzellik, güzel olma, güzel yüzlü olma. |
Vicdan | Arapça | Kişiyi kendi davranışları hakkında bir yargıda bulunmaya iten, kişinin kendi ahlak değerleri üzerine dolaysız ve kendiliğinden yargılama yapmasını sağlayan güç. |
Yada | Türkçe | Büyü,sihir, afsun. |
Yadigâr | Farsça | Hatıra, bir kimseyi veya bir olayı anımsatan şey veya kimse. |
Yağan | Türkçe | Yağmur, kar |
Yağmur | Türkçe | Havadaki su buğusu-nun yoğunlaşmasıyla oluşan ve yeryüzüne düşen yağışın sıvı durumunda olanı. |
Yahşi | Türkçe | İyi, güzel, çok güzel. |
Yakut | Arapça | Pembe veya kırmızı renkte değerli bir süs taşı. |
Yalav | Türkçe | Alev, ateş. |
Yalazan | Türkçe | Şimşek. |
Yalazay | Türkçe | Alev gibi parlak olan. |
Yalçuk | Türkçe | Parlak, parlayan. Elçi. |
Yalın | Türkçe | Gösterişsiz, süssüz, sade. |
Yalınay | Türkçe | Gösterişsiz, sade kimse. |
Yaltırak | Türkçe | Işık, parıltı. Kuyruklu yıldız. |
Yaltıray | Türkçe | Ay gibi parlak olan. |
Yankı | Türkçe | Sesin bir yere çarpıp geri dönmesiyle duyulan ikinci ses, ses yansıması. |
Yaraşık | Türkçe | Yakışır, uygun, layık. |
Yarkın | Türkçe | Şimşek, ışıkIşıklı. |
Yaşam | Türkçe | Doğumdan ölüme kadar geçen süre, hayat. |
Yaşanur | Türkçe + Arapça | "Aydınlık ve huzur içinde yaşamını sürdür" anlamında kullanılan bir ad. |
Yaşar | Türkçe | Doğan çocuğun uzun ömürlü olması dileğiyle konulan bir ad. |
Yaşık | Türkçe | Işık, parıltı, parlaklık. |
Yaşın | Türkçe | Işık, parlaklık. Şimşek. Gizli. |
Yayla | Türkçe | Deniz yüzeyinden yüksek, yaz mevsiminde oturulan serin ve yüksek yerler. |
Yekta | Farsça | Tek, eşsiz, benzersiz. |
Yener | Türkçe | Üstün gelen, kazanan. |
Yeşil | Türkçe | San ile mavinin karışımından oluşan, çoğu bitki yapraklarında görülen renk. |
Yeşne | Türkçe | Şimşek, yıldırım. |
Yeter | Türkçe | Sonuncu olması istenen çocuklara verilen bir ad. |
Yetkin | Türkçe | Gerekli olgunluğa erişmiş, olgun, ergin. |
Yıldızhan | Türkçe | Talihi güzel olan hükümdar. |
Yıpar | Türkçe | Misk, güzel koku. |
Yosun | Türkçe | Çoğu sularda yetişen, ilkel yapıdaki bitkilerin genel adı. |
Yönal | Türkçe | "Bir tarafa git" anlamında kullanılan bir ad. |
Yurdakul | Türkçe | Yurdu için canını veren kimse. |
Yurdanur | Türkçe + Arapça | Yurdun ışığı olan kimse. |
Yurdaşen | Türkçe | Yurdu şenlendiren kimse. |
Yurdusev | Türkçe | "Yurdunu sev" anlamında kullanılan bir ad. |
Yurt | Türkçe | Oturulan yer, ev. Ülke, vatan memleket. |
Yurtsan | Türkçe | Ülkenin en tanınmış kimsesi. |
Yurtsev | Türkçe | "Ülkeni sev" anlamında kullanılan bir ad. |
Yurtseven | Türkçe | Ülkesini seven kimse. |
Yurtsever | Türkçe | Ülkesini seven kimse. |
Yüce | Türkçe | Yüksek, büyük, ulu. |
Yücel | Türkçe | "Yüksel, yüce bir duruma gel, başarı kazan, ilerle" anlamında kullanılan br ad. |
Yücelen | Türkçe | Yükselen, yüce bir duruma gelen. |
Yüksel | Türkçe | "Yükseklere çık, yücel, başarı kazan, ilerle" anlamında kullanılan bir ad. |
Zafer | Arapça | Amaca ulaşma, başarma. |
Zarif | Arapça | Güzel, şık, ince,kibar tavırlı. |
Zeren | Türkçe | Anlayışlı, kavrayışlı, zeki. |
Zişan | Arapça | Canlı. Onurlu, şerefli. Bir tür lale. |
Ziver | Farsça | Süs, bezek. |